Çaresizlik boğazımdan basıyor sen beni kurtar
Nefesim çıksada ağzım dolu kum sen beni kurtar
Kusurum yok bu karanlıkta beden dar geliyor
Deli zihnim yine sonsuz acıyor sen beni kurtar
Yangın
Ölmeyenlerdenmişiz, vahşimişiz, asimişiz
Akıbetsiz, çaresiz, sonsuzmuşuz, tenhamışız
Yangını hiç görmeseydik belki sönmezdi ateşler
Gözyaşı paylaşmayanlardanmışız, yangınmışız
Reha
Arzular yol yemeğim, maksadım yolum benim
Hedefim bilinmeyen, bilinmeyen yerim benim
Cebir’in hastalığından giderim sonsuza doğru
Bana sonsuz bile yetmez ki reha adım benim
Zihnim Acıyor
Hastalıkmış dediler, hiç olamazmiş dediler * Çaresi sakin olup bir nefes almak dediler
Deli ay gordu nefes aklına hiç gelmedi amma * Kafir olmak sonu sonzuzca yakılmak dediler
Kuklaci zihnini oynatti konuşturdu düşürdü * Gokyüzünden yaratan herkesi izler dediler
Başka dillerde konuştukları belli, o deli * Tapinaklarda senemlerle yok olmak dediler
Ey çiçek yüzlü bu şiirin sağı başka solu başka * Kafir olmak sonu sonzuzca yakılmak dediler
Ses
O belanın eli her dem eteğinden çekerek gitme diyor
Sesi yüksek, kulağı kar, gözü kör, dur be diyor
Yüzüne bakma melek, durma, uzaklaş, sonu yok
Bırak arkanda, unut, git, sana yol gel be diyor
Dying Deamer Dreamt Death
You dream of a beautiful house up on a calm and green hill. You don’t want to wake up but there it is on the corner of the big rock beside the beautiful wooden house. Staring right at your face with its disfigured face and body, with all its surreality, with all its ugly beauty, reminding you that it’s a dream. You take a bullet to the head. You are not awake. You feel the noises. It’s real and you’re on the edge. You are falling to the other side. You pass to the other side and there is no sound and that’s the sole difference. You are dead and it’s still staring.
Max Ernst. L’Ange du foyer ou Le Triomphe du surréalisme. 1937. Oil on canvas. 114 x 146 cm. Private collection.
فرو ریخت
هر چه دیدیم و شنیدیم همه وهم شد از بیخ فرو ریخت
هرچه گشتیم و بدیدیم همان لحظه دیدار فرو ریخت
خاک بودیم و ندیدیم و پی یار به هر کوچه دویدیم
ولی اندوه که آتش پس هر کوچه این جهل فرو ریخت
Dad’s Roses
My dad grows some fat, beautiful, blood red roses in our house at Tabriz. The yard is full of beautiful flowers and plants. Packing my bags to leave home again (probably for a long time) I thought I should take a couple of photos of those beautiful roses. Here are two of them.
پنهان
بشمار، ببین، بو کن همینجاست ولی پنهان و بی صورت
قلم، اعداد و اشکال فریبا، بی صدا تا بی نهایت
هندسه، شب، روز و فردا، بی زمان، بی شکل اما
همچنان جاری، حقیقت، پاسخ هر پرسش بی پاسخت
Nothing serious please.
We’re the generation of “Don’t do it or do it at your own risk!” … let’s put it like this: we did it all!
We’re the generation of “Video Games, Movies and Novels.” … All of ’em copied, nothing original!